Geçmemiş Geçmiş
- Sefa ÖZNE
- 4 Ağu 2022
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 May 2024
William Faulkner'in "Geçmiş asla ölü değildir. Hatta geçmiş bile değildir" sözünden yola çıkarak ifade edebileceklerimi 'Geçmemiş geçmiş' başlığında topladım. Alıntı yaparak bir nevi de onayladığım Faulkner'ın sözlerinde, geçmiş yaşantımızın şu anımızla olan ilişkisini vurguladığı, bu yolla geçmişi içimizde taşıyarak canlı tuttuğumuzu vurgulayan ifadeler var. Burada daha çok üzerinde duracağım şey 'konuşulmayan geçmiş' olacak ve geçiştirilmiş duyguların bugünümüzle daha çok ilişki içinde olacağını vurgulayacağım.

Freud'un 'Bastırılmış olan bilince daha çok baskı yapar' sözüyle başlayabilirim. Konuşulmayan, özellikle yara almış geçmişin bugüne etkisinin daha fazla olduğunu görürüz. Yine Yaşar Kemal'in "Bir insan konuşmayıp da içine gömüldü müydü sonu felakettir" sözleri bunu destekler niteliktedir. Yani konuşmamanın yükü omuzlardadır. Tabi konuşmama eylemine, duymamayı, dokunmamayı, hissetmemeyi de ekleyelim. Hepsi ifadesizliğin ürünü olacaktır. Bilinçten uzak tutulan şeyleri gün yüzüne çıkarmak, hem kendine hem dinleyiciye açık olmak zor olacaktır elbet. Fakat ifadesizliğin de bir o kadar zor olabileceği açıktır.
Comments